top of page

Esad Sonrası Dönemde Suriye’de Türkiye ve İsrail’in Faaliyetleri ve Karşı Karşıya Gelme Riski

Updated: Aug 23

ree

Giriş


Beşar Esad rejiminin Aralık 2024’te devrilmesi, Suriye’de yeni bir dönemin başlangıcı olmuş ve küresel aktörlerin yanısıra bölgesel aktörlerin de bu ülkedeki faaliyetlerini yoğunlaştırmasına yol açmıştır. Türkiye ve İsrail, Suriye’de farklı stratejik hedefleri gerçekleştirmeye çalışmakta, bu durum iki ülke arasında doğrudan veya dolaylı bir çatışma riskini de beraberinde getirmektedir. Türkiye, sınır güvenliğini sağlama, PKK/YPG’yi etkisiz hale getirme ve mülteci dönüşünü destekleme hedefindeyken; İsrail, İran’ın bir daha geri dönemeyecek şekilde bölgedeki etkisini yok etme ve Suriye’yi zayıf bir devlet olarak tutma stratejisini benimsemektedir.


Esad Sonrası Suriye’de Türkiye ve İsrail’in Faaliyetleri


Türkiye, Suriye Milli Ordusu (SMO) ile birlikte kuzey Suriye’de IŞİD ve PKK/YPG’ye karşı operasyonlar yürütmektedir. Tel Rıfat ve Menbiç gibi bölgelerde YPG’nin kontrolünü kırmak için askeri harekatlar düzenlenmiştir. Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusunda 2016’dan beri sürdürdüğü askeri varlığını, Esad sonrası dönemde daha da güçlendirmiştir.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’nin yeni yönetimiyle yakın temas halindedir. Şubat 2025’te Ankara’da Suriye Geçiş Dönemi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile yapılan görüşmeler, Türkiye’nin yeni yönetimle savunma ve yeniden inşa alanlarında işbirliğini güçlendirme hedefini ortaya koymuştur.


Türkiye, Ürdün, Irak ve Lübnan ile IŞİD’e karşı ortak bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır. Mart 2025’te Amman’da yapılan toplantılarda, Suriye’de bir müşterek harekat merkezi kurulması kararlaştırılmıştır. Bu girişim, Türkiye’nin bölgesel liderlik rolünü pekiştirmeyi hedeflemektedir.


Türkiye, Esad sonrası dönemde Suriye’de istikrarlı bir yönetim kurulmasını desteklemekte ve bu sayede mültecilerin Suriye’ye dönüşünü hızlandıracağını düşünmektedir. Uzmanlar, Halep’te güvenliğin sağlanması durumunda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısının tolere edilebilir bir seviyeye gerileyebileceğini belirtmektedir.


İsrail ise Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye’deki askeri altyapıyı hedef alan hava saldırılarını artırmıştır. Nisan 2025’te Şam, Hama ve Humus’taki tesislere düzenlenen saldırılar, özellikle T4 hava üssünü hedef almış ve Türkiye’ye bir “mesaj” olarak yorumlanmıştır.


Aralık 2024’te Esad rejiminin çökmesiyle İsrail, 1974 Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması’nı geçersiz sayarak Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgeye girmiştir. Kuneytra kırsalını topçu ateşiyle hedef alan İsrail, bu bölgeyi “geçici” olarak kontrol altına aldığını duyurmuştur.

İsrail, Suriye’nin güneyindeki Süveyda bölgesinde yaşayan Dürzi topluluğunu koruma gerekçesiyle askeri müdahalelerde bulunmaktadır. Temmuz 2025’te Şam’daki devlet kurumlarını hedef alan saldırılar, Dürzi-Bedevi çatışmalarına yanıt olarak düzenlenmiştir. İsrail, Dürzilerin güvenliğini sağlama iddiasıyla bölgedeki etkisini artırmayı hedeflemektedir.

İsrail’in Suriyeli Kürt gruplar, özellikle YPG ile dolaylı ilişkileri, Türkiye’nin tepkisini çekmektedir. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’ın YPG’yi destekleyici açıklamaları, Türkiye için en hassas konu olan terör örgütü için güç ve motivasyon sağlama girişimi olarak yorumlanmaktadır.


İki Ülkenin Karşı Karşıya Gelme Riski


İsrail’in Suriye’deki hava saldırıları, Türkiye’nin askeri varlığının bulunduğu veya üs kurmayı planladığı bölgelere yakın gerçekleşirse, yanlış hesaplamalar ciddi bir çatışmayı tetikleyebilir. Nisan 2025’te T4 hava üssüne düzenlenen saldırı, Türkiye’nin bu bölgeye hava savunma sistemleri yerleştirme planlarına bir yanıt olarak görülmüştür. Türk birliklerinin veya Türkiye destekli SMO’nun bu tür saldırılardan etkilenmesi, iki ülke arasında doğrudan bir askeri krize yol açma potansiyeli taşımaktadır.


Türkiye’nin SMO ile YPG’ye karşı mücadelesi, İsrail’in YPG’ye dolaylı desteğiyle çakışmaktadır. İsrail’in Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt gruplara silah yardımı yapma olasılığı, Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak algılanmaktadır. Bu durum, iki ülke arasında vekalet savaşı riskini artırarak, Suriye’nin kuzeyinde gerilimi tırmandırabilir.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar ve Savunma Bakanı Israel Katz’ın Türkiye’yi hedef alan açıklamaları, gerilimi artırmıştır. Katz’ın Suriye’nin Türkiye’nin etkisi altına girebileceği uyarısı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna karşılık İsrail’i “terör devleti” olarak nitelendirmesi, iki ülke arasındaki söylemi sertleştirmiştir. Bu ve benzeri açıklamalar, kamuoyu nezdinde gerilimi körükleyerek sahadaki riskleri daha da artırabilir.


İsrail’in Suriye’yi zayıf ve bölünmüş tutma politikası, Türkiye’nin istikrarlı ve üniter bir Suriye hedefiyle çelişmektedir. İsrail’in federal bir model önerisi ve Kürt gruplara desteği, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma çabalarına ters düşmektedir. Bu stratejik ayrışma, Suriye’nin kuzeyinde ve güneyinde farklı özerk bölgelerin oluşmasına yol açabilir, bu da Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit edebilir.


Türkiye ve İsrail arasında doğrudan bir iletişim kanalının olmaması, yanlış anlamaları artırmaktadır. İsrail’in Nisan 2025’teki T4 saldırıları, Türkiye tarafından bir “mesaj” olarak algılanmış, ancak İsrail bu iddiayı reddetmiştir. Bu tür iletişim eksiklikleri, küçük çaplı olayların büyük bir krize dönüşme potansiyelini artırmaktadır. Hakan Fidan’ın önerdiği çatışmasızlık mekanizmaları, yanlış hesaplamaları önlemek için kritik önemdedir. Azerbaycan’ın arabuluculuğunda Nisan 2025’te başlayan görüşmeler, bu yönde bir başlangıç sunmaktadır.


İsrail’in her türlü gerekçeyi kullanarak Suriye’de sürekli yeni kazanımlar peşinde olması nedeniyle iki ülkenin er ya da geç karşı karşıya gelme riskini artırmaktadır. Bu açıdan Türkiye, Suriye’deki askeri varlığını güçlendirerek caydırıcılığını artırmak durumundadır. Özellikle TSK’nın Suriye’deki üslerini modern hava savunma sistemleriyle donatması ve İsrail’in muhtemel hava operasyonlarına karşı bir güvenlik kalkanı oluşturması hayati önemdedir.

Türkiye, yeni Suriye yönetimiyle askeri ve siyasi işbirliğini derinleştirmelidir. Şam ile varılan mutabakatlar, Türkiye’nin Suriye’deki meşruiyetini artırırken, İsrail’in saldırgan politikalarına karşı ortak bir duruş geliştirilmesine de olanak sağlayabilir.


Türkiye, Ürdün, Irak ve Lübnan ile IŞİD’e karşı oluşturulan platformu güçlendirerek bölgesel istikrarı desteklemelidir. Bu ittifak, İsrail’in Suriye’yi zayıf tutma stratejisine karşı bir denge unsuru oluşturabilir. Ayrıca, Katar ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkeleriyle ekonomik ve siyasi işbirliği, Türkiye’nin Suriye bağlamındaki bölgesel etkisini artıracaktır.


Türkiye’nin insani yardım ve yeniden inşa çabalarını vurgulaması ve önceliklemesi uluslararası meşruiyetini artıracaktır. Buna paralel olarak İsrail’in Suriye’deki hukuk tanımaz eylemleri, BM, NATO, vb platformlarda sürekli olarak gündeme getirilmelidir. Bu şekilde İsrail’in Suriye’deki aşırı istekleri dizginlenmeye çalışılmalıdır.


En önemlisi de Türkiye, İsrail’in Suriye’deki her türlü faaliyetini yakından takip etmek için istihbarat kapasitesini güçlendirmelidir. İHA’lar, uydu görüntüleri ve sahadaki istihbarat ağları, İsrail’in hareketlerini önceden tespit ederek Türkiye’yi olası tehditlere karşı sürekli hazırlıklı bir halde bulundurabilecek kapasiteye ulaştırılmalıdır.


Sonuç


Esad sonrası dönemde Türkiye ve İsrail’in Suriye’deki faaliyetleri, farklı stratejik hedefler nedeniyle ciddi bir karşı karşıya gelme riski taşımaktadır. İsrail’in hava saldırıları, Dürzi topluluğuna desteği ve YPG ile ilişkileri, Türkiye’nin sınır güvenliği ve istikrarlı bir Suriye hedefiyle çelişmektedir. Ancak, her iki ülkenin de doğrudan çatışmadan kaçınma arzusu, diplomatik çözümler için bir zemin sunmaktadır. Türkiye, çatışmasızlık mekanizmaları, bölgesel ittifaklar, askeri caydırıcılık ve etkili bir iletişim stratejisiyle bu riskleri yönetebilir. Suriye’nin istikrarı, Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bölgesel liderlik hedefleri için kritik önemdedir. Bu nedenle, Türkiye’nin proaktif ve çok boyutlu bir dış politika izlemesi elzem görünmektedir.


Kaynaklar

1. BBC News Türkçe. (2025, Nisan 7). *Türkiye-İsrail arasındaki 'Suriye gerilimi' hakkında neler biliniyor? (https://www.bbc.com/turkce/articles/cx2ygknjd29o)

2. BBC News Türkçe. (2024, Aralık 4). *Suriye’de ibre kimden yana, süreç Türkiye’yi nasıl etkileyecek? (https://www.bbc.com/turkce/articles/clyv79732pmo)

3. DW Türkçe. (2025, Nisan 10). *Suriye’de Türkiye-İsrail gerginliği neden yaşanıyor? (https://www.dw.com/tr/suriyede-t%25C3%25BCrkiye-ile-i%25CC%2587srail-aras%25C4%25B1nda-neden-gerginlik-ya%25C5%259Fan%25C4%25B1yor/a-72196435)

4. BBC News Türkçe. (2025, Temmuz 17). *İsrail'in Suriye'ye saldırısına Türkiye'den tepkiler ne oldu? (https://www.bbc.com/turkce/articles/cvg145y33y1o)

5. Fikir Turu. (2025, Nisan 10). *Suriye’de Türkiye-İsrail gerilim hattı. (https://fikirturu.com/jeo-politika/suriyede-turkiye-israil-gerilim-hatti/)

6. Hürriyet. (2025, Nisan 17). *Türkiye, İsrail ile çatışacak mı sahada neler oluyor? (https://www.hurriyet.com.tr/haberleri/esad)

7. BBC News Türkçe. (2025, Nisan 7). *Türkiye: İsrail ile Suriye'de çatışmasızlık mekanizması kurulmalı. (https://www.bbc.com/turkce/articles/cx2ygknjd29o)

8. Vikipedi. (2024, Aralık 9). *İsrail'in Suriye'yi işgali (2024-günümüz). (https://tr.wikipedia.org/wiki/%25C4%25B0srail%27in_Suriye%27yi_i%25C5%259Fgali_%282024-g%25C3%25BCn%25C3%25BCm%25C3%25BCz%29)

9. BBC News Türkçe. (2025, Temmuz 17). *İsrail'in Şam saldırıları hakkında neler biliniyor? (https://www.bbc.com/turkce/articles/cwyq2lryedzo)

10. VOA Türkçe. (2025, Ocak 9). *Türkiye ve İsrail güçlerinin Suriye'deki varlığı, Gazze nedeniyle gergin olan ilişkileri daha da zorlaştırıyor. (https://www.voaturkce.com/a/turkiye-ve-i%25CC%2587srail-guclerinin-suriye-deki-varligi-gazze-nedeniyle-gergin-olan-iliskileri-daha-da-zorlastiriyor-/7931371.html)

Mesaj Bırakın, Fikirlerinizi Söyleyin

© 2025 by Askeri Analiz.

bottom of page