top of page

2020 ve Sonrasında Dünyada Meydana Gelen Askerî Darbeler - GİNE

Updated: Aug 25




ree


1.         GİRİŞ


5 Eylül 2021 tarihinde Gine’de gerçekleşen askeri darbe, Devlet Başkanı Alpha Condé’nin devrilmesiyle sonuçlanmış ve Özel Kuvvetler Komutanı Mamady Doumbouya liderliğindeki ordu tarafından yönetime el konulmuştur. Darbe, Gine’nin uzun süredir biriken yapısal sorunlarının bir yansıması olarak ortaya çıkmış ve bölgesel dinamikler üzerinde de etkiler yaratmıştır.


Darbenin temel nedeni, Condé’nin otoriter yönetim tarzı ve 2020’de anayasa değişikliği yoluyla üçüncü bir dönem için iktidarda kalma girişimidir. Bu hamle, halk arasında geniş çaplı hoşnutsuzluğa yol açmış, özellikle genç nüfus ve muhalefet grupları arasında hükümete karşı öfkeyi körüklemiştir. Ekonomik eşitsizlikler, doğal kaynakların kötü yönetimi ve etnik temelli siyasi ayrışmalar bu hoşnutsuzluğu daha da derinleştirmiştir. Darbe, bu gerilimlerin biriktiği bir ortamda, ordunun “halkın iradesini koruma” iddiasıyla harekete geçmesiyle patlak vermiştir.


Darbenin sonucunda Condé görevden alınmış, Doumbouya geçici lider olarak atanmış ve yeni bir geçiş süreci başlatılmıştır. Ancak darbe, Gine’nin siyasi ve ekonomik krizlerini çözmekten ziyade, yeni bir yönetim altında bu sorunlarla yüzleşme zorunluluğunu ortaya koymuştur. Bu olay aynı zamanda Batı Afrika’daki artan darbe dalgasının bir parçası olarak, bölgesel istikrarsızlık endişelerini artırmıştır.


2.         DARBENİN NEDENLERİ


a.         Coğrafi Nedenler


Gine, Batı Afrika’da Atlantik Okyanusu’na kıyısı olan, 245.857 km² yüzölçümüne sahip bir ülkedir. Kuzeyde Senegal ve Gine-Bissau, kuzeydoğuda Mali, doğuda Fildişi Sahili, güneyde Liberya ve Sierra Leone ile komşudur. Ülke dört farklı coğrafi bölgeye ayrılır; kıyı şeridi, Fouta Djallon platosu, savan bölgesi ve ormanlık alanlar. Bu coğrafi çeşitlilik, ekonomik kaynakların dağılımında ve toplumsal yapıdaki farklılıklarda önemli bir rol oynar.


Gine dünyanın en büyük boksit rezervlerinden birine sahiptir (küresel rezervlerin yaklaşık dörtte biri) ve altın, elmas, demir cevheri gibi değerli mineraller açısından zengindir. Ancak bu kaynaklar, özellikle boksit, kıyı bölgeleri ve Fouta Djallon platosunda yoğunlaşmıştır. Bu durum, kaynakların kontrolü ve gelir dağılımı konusunda bölgesel eşitsizliklere yol açmış, özellikle iç bölgelerdeki toplulukların ekonomik dışlanmışlık hissetmesine neden olmuştur. Darbeden önce yabancı şirketlerin (özellikle Çinli firmaların) boksit madenciliği için yaptığı yatırımlar, yerel halka yeterli fayda sağlamamış ve bu durum sosyal huzursuzluğu artırmıştır.


Gine’nin komşuları, özellikle Liberya ve Sierra Leone, 1990’lar ve 2000’lerde iç savaşlarla sarsılmıştır. Bu çatışmalar, Gine’ye mülteci akınlarına ve sınır bölgelerinde güvenlik sorunlarına yol açmıştır. 2000 yılında Liberya ve Sierra Leone’den gelen isyancı gruplarla çatışmalar yaşanmış, bu da Gine’nin sınır güvenliği konusundaki kırılganlığını artırmıştır. Bu coğrafi konum orduyu güçlü bir aktör haline getirmiş ve darbe öncesinde ordunun siyasi müdahale kapasitesini artırmıştır.


Gine’nin coğrafi yapısı, kırsal alanlarla kentsel merkezler arasında büyük bir uçurum yaratmıştır. Başkent Konakri ve çevresi ekonomik faaliyetlerin merkeziyken, kırsal bölgeler yetersiz altyapı ve hizmetlerle mücadele etmektedir. Bu durum, kırsal kesimdeki genç nüfusun işsizlik ve yoksulluk nedeniyle başkente göç etmesine, dolayısıyla sosyal ve siyasi gerilimlerin artmasına neden olmuştur.


b.         Sosyal Nedenler


Gine’nin sosyal yapısı, etnik çeşitlilik ve yoksullukla şekillenmiştir. Nüfusun yaklaşık %85’i Müslüman olup, Sünni İslam hakimdir. Ülke, Fulani (%40), Malinke (%30) ve Soussou (%20) gibi büyük etnik grupların yanı sıra çok sayıda küçük etnik topluluğa ev sahipliği yapar. Eğitim seviyesi düşüktür; 2010 verilerine göre 15 yaş üstü nüfusta okuma-yazma oranı %41’dir (erkeklerde %52, kadınlarda %30).


Gine’de etnik gruplar arasında tarihsel rekabetler mevcuttur. Alpha Condé’nin Malinke kökenli olması, Fulani ve diğer gruplar arasında dışlanmışlık algısını güçlendirmiştir. Özellikle Fulani toplumu, Condé’nin yönetiminde siyasi ve ekonomik olarak yeterince temsil edilmediğini düşünmüş, bu da darbe öncesinde sosyal gerilimleri artırmıştır. 2019-2020 protestolarında etnik temelli söylemler sıkça öne çıkmış, bu durum ordunun “birleştirici” bir aktör olarak müdahale etme gerekçesini güçlendirmiştir.


Gine nüfusunun %55’inden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır (2002’de %49, 2010’da %55,2). Genç nüfus işsizlik ve eğitim eksikliği nedeniyle gelecekten umutsuzdur. Okul çağındaki çocukların yalnızca %40’ı ilköğretime devam etmekte, birçok çocuk tarım veya madencilik gibi alanlarda çalıştırılmaktadır. Bu sosyal dışlanma, gençlerin protestolara katılmasına ve ordunun bu huzursuzluğu darbe için bir gerekçe olarak kullanmasına zemin hazırlamıştır.


2019 sonbaharında Condé’nin anayasa değişikliği önerisine karşı başlayan protestolar, Anayasanın Korunması için Milli Cephe (FNDC) tarafından organize edilmiştir. Bu protestolar, özellikle gençler ve işçi sendikaları arasında geniş destek bulmuştur. Ayrıca Condé’nin muhalefete sert müdahalesi de (örneğin, muhalif liderlerin hapsedilmesi ve kötü hapishane koşulları) sosyal öfkeyi artırmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Condé rejimi altında hapishane koşullarının korkunç olduğunu rapor etmiştir. Bu sosyal huzursuzluk darbenin toplumsal zeminini oluşturmuştur.


c.         Siyasi Nedenler


Gine’nin siyasi yapısı, bağımsızlıktan bu yana otoriter yönetimler, darbeler ve zayıf demokratik kurumlarla karakterize edilmiştir. Alpha Condé, 2010’da ülkenin ilk demokratik olarak seçilen lideri olsa da yönetimde giderek otoriterleşmiştir. Darbenin en önemli siyasi nedeni, Condé’nin 2020’de anayasayı değiştirerek üçüncü bir dönem için adaylığını garantilemesidir. Bu değişiklik, 2019-2020 Gine protestolarını tetiklemiş ve muhalefetin yoğun tepkisine yol açmıştır. Condé, demokratik meşruiyetini sorgulayan muhalif siyasetçilere baskıyı artırmış, Gine Birleşik Demokratik Güçleri (UFDG) lideri Roger Bamba ve diğer bazı muhalifler hapsedilmiş, bazıları hapiste ölmüştür. Yönetimdeki bu otoriterleşme ordunun “anayasal düzeni koruma” gerekçesiyle müdahale etmesine zemin hazırlamıştır.


Gine’nin siyasi kurumları, bağımsızlıktan bu yana zayıf kalmıştır. 2010’daki demokratik geçiş, umut yaratmış olsa da Condé’nin yönetimi altında yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğü ciddi şekilde aşınmıştır. Muhalefet liderlerine yönelik baskılar ve seçimlerdeki usulsüzlük iddiaları siyasi istikrarı zayıflatmıştır. Ordunun tarihsel olarak güçlü bir aktör olması siyasi krizlerde müdahale eğilimini artırmıştır.


Gine’de ordu, bağımsızlıktan itibaren tüm siyasi süreçlerde önemli bir rol oynamıştır. 1984 ve 2008 darbeleri ordunun yönetimdeki gücünü göstermiştir. Mamady Doumbouya’nın liderliğindeki Özel Kuvvetler, Condé’ye karşı darbe yaparken, ordunun “halkın sesi” olduğu iddiasını kullanmıştır. Doumbouya’nın Fransa ve İsrail’de eğitim almış olması ve Fransa Lejyonu’nda görev yapması, dış güçlerin darbedeki rolüne dair iddiaları gündeme getirmiş ancak kanıtlanamayan bu iddialar spekülasyon olarak kalmıştır.


d.         Ekonomik Nedenler


Gine, zengin doğal kaynaklarına rağmen ekonomik sorunlarla boğuşmaktadır. Boksit, altın ve elmas gibi kaynaklar, ekonominin temelini oluştururken, bu zenginlik halkın çoğunluğuna yansımamıştır. Gine dünya boksit üretiminin önemli bir kısmını karşılar ve Société Minière de Boké (SMB) gibi konsorsiyumlar aracılığıyla Çinli firmalarla büyük ölçekli madencilik anlaşmaları yapmıştır. Ancak bu projelerden elde edilen gelir, halkın refahına katkıda bulunmamış, yolsuzluk ve kötü yönetim nedeniyle elit bir kesime yönelmiştir. Darbeden önce, madencilik gelirlerinin halka ulaşmaması ekonomik huzursuzluğu artırmıştır.


Gine ekonomisi, tarım ve madenciliğe dayalıdır, ancak altyapı eksikliği ve devletçi politikaların başarısızlığı nedeniyle ekonomik büyüme sınırlı kalmıştır. 2000’li yıllarda özelleştirme ve piyasa reformları yapılmış, ancak 2000’den sonra reformların yavaşlaması ve rüşvetin artması, ekonomik sorunları derinleştirmiştir. Nüfusun çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşarken, işsizlik özellikle genç nüfusu etkilemiş, bu da darbe öncesinde sosyal ve ekonomik öfkeyi artırmıştır.


Gine ekonomisi, yabancı yatırımlara ve maden ihracatına bağımlıdır. Çinli firmaların boksit madenciliğindeki rolü, ekonomik bağımsızlığı sınırlamış ve yerel halkın bu yatırımlardan dışlanması, hükümete karşı memnuniyetsizliği artırmıştır. Ayrıca, Condé’nin ekonomik politikalarının halkın ihtiyaçlarına yanıt vermemesi, darbenin ekonomik gerekçelerini güçlendirmiştir.


3.         TARİHSEL ARKA PLAN


Gine, 19. yüzyılın sonlarında Fransız Batı Afrikası’nın bir parçası olarak sömürgeleştirilmiştir. II. Dünya Savaşı sonrası bağımsızlık hareketleri güçlenmiş, 1958’de Fransa’nın halk oylaması önerisiyle Gine, bağımsızlığı tercih etmiş ve 2 Ekim 1958’de bağımsızlığını kazanmıştır.

     

Bağımsızlığın ardından, bağımsızlık mücadelesinin lideri Ahmed Sékou Touré, Gine’nin ilk devlet başkanı olmuştur. Touré, sosyalist politikalar benimseyerek devletin ekonomideki rolünü güçlendirmiş ve Fransız etkisini azaltmak için Sovyetler Birliği, Çin ve Çekoslovakya gibi sosyalist ülkelerden destek almıştır. 1961’de Mali ile Afrika Devletleri Birliği’ni kurmuştur. Touré’nin otoriter yönetimi, dini kurumlara (örneğin, Kur’an okullarının 1961’de kapatılması) ve muhalefete baskı uygulamıştır. 1970’lerde Müslümanların desteğini kazanmak için politikalarını yumuşatan Touré’nin 1984’teki ölümü, ekonomik çöküş ve siyasi istikrarsızlıkla sonuçlanmıştır.


Touré’nin ölümünden bir hafta sonra, Albay Lansana Conté liderliğinde bir darbe gerçekleşmiş, Conté Touré’nin devletçi politikalarını terk ederek liberal ekonomiye yönelmiştir. 1989’da çok partili sisteme geçiş sözü vermiş, ancak 1993’teki ilk genel seçimler çatışma ve şiddet olaylarıyla gölgelenmiştir. Conté, 2008’de ölümüne kadar otoriter bir yönetim sürdürmüş, bu dönemde ekonomi, yolsuzluk ve kötü yönetim nedeniyle zayıflamış, halkın geçim sıkıntısı artmıştır.


Conté’nin ölümü sonrası, Kaptan Moussa Dadis Camara liderliğinde bir askeri cunta yönetimi ele geçirmiş ve anayasayı askıya almıştır. Ancak 2009’da Camara’ya yönelik bir suikast girişimi sonrası ağır yaralanmasıyla yönetimde bir boşluk oluşmuş, General Sekouba Konaté, cuntanın önde gelen isimlerinden biri olarak liderliği devralmıştır. Konaté, anayasal düzeni yeniden kurmak için 2010 yılında genel seçimlerin düzenlenmesine öncülük etmiştir. Tarafsız bir geçiş yönetimi sergileyerek cuntanın otoriter eğilimlerini dizginlemiş ve Alpha Condé’nin seçilmesine zemin hazırlamıştır. Konaté’nin bu süreçteki ılımlı ve uzlaşmacı yaklaşımı, Gine’nin tam bir kaosa sürüklenmesini önlemede kritik bir rol oynamıştır.


2010’da düzenlenen seçimlerle Alpha Condé, Gine’nin ilk demokratik olarak seçilen lideri olmuştur. Condé, madencilik sektörünü geliştirerek ekonomiyi canlandırmaya çalışmış, ancak gelir adaletsizliği ve yolsuzluk sorunları devam etmiştir. 2019-2020’de anayasa değişikliği önerisi, büyük protestolara yol açmış, Condé’nin üçüncü dönem adaylık için muhalefete baskıları, siyasi gerilimi doruğa çıkarmış ve 2021 darbesine zemin hazırlamıştır.


3.         2021 GİNE ASKERİ DARBESİNİN GELİŞİMİ


2021 Gine askeri darbesi, başkent Konakri’de hızlı ve koordineli bir şekilde gerçekleşmiştir. Darbe 5 Eylül 2021 sabahı erken saatlerde Konakri’de yoğun silah sesleriyle başlamış, Yarbay Mamady Doumbouya liderliğindeki Özel Kuvvetler Grubu (Groupement des Forces Spéciales) başkanlık sarayını hedef almıştır. Özel Kuvvetler Gine ordusunun en iyi eğitimli ve donanımlı birimi olarak öne çıkmaktadır. Doumbouya, Fransa’da Lejyoner olarak görev yapmış, 2018’de Gine’ye dönerek bu birimin komutanlığını üstlenmiştir. Askerler, başkanlık sarayına düzenledikleri baskında Devlet Başkanı Alpha Condé’yi gözaltına almıştır. Aynı saatlerde, Konakri’nin Kaloum bölgesinde yoğun çatışmalar yaşanmış, Condé’ye sadık güvenlik güçleriyle darbeci askerler arasında kısa süreli çatışmalar rapor edilmiştir. Ancak, Özel Kuvvetler’in üstün ateş gücü ve stratejik avantajı bu direnişi hızla bastırmıştır.


Darbenin ilk saatlerinde Gine Savunma Bakanlığı, bir basın açıklamasıyla saldırının püskürtüldüğünü iddia etmiştir. Ancak Doumbouya ve ekibi, kısa sürede devlet televizyonu (RTG)’yi ele geçirmiş ve bu açıklamayı yalanlamıştır. Öğle saatlerinde Doumbouya, ulusa sesleniş konuşması yaparak hükümetin ve anayasanın feshedildiğini, ülkenin kara ve hava sınırlarının kapatıldığını duyurmuştur. Konuşmasında, kendisini Ulusal Uzlaşma ve Kalkınma Komitesi’nin (Comité National du Rassemblement et du Développement, CNRD) lideri olarak tanıtmış ve 18 aylık bir geçiş dönemi vaadinde bulunmuştur. “Artık siyaseti tek bir adama emanet etmeyeceğiz, halka emanet edeceğiz” diyerek halk desteğini kazanmaya çalışmıştır.


Darbe günü, Konakri sokaklarında halkın tepkisi karışık olmuştur. Bazı bölgelerde özellikle Condé’nin tartışmalı üçüncü dönemine karşı çıkan gençler ve muhalif gruplar, askerleri alkışlarla karşılamıştır. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde halkın Gine bayraklarıyla sokaklarda kutlama yaptığı görülmüştür.


Doumbouya, darbenin hemen ardından eski hükümet üyelerine ve üst düzey yetkililere 6 Eylül sabahı parlamentoda toplanma çağrısı yapmış, katılmayanların “isyan” suçlamasıyla karşı karşıya kalacağını belirtmiştir. Ayrıca, ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve bu yasağın ikinci bir duyuruya kadar devam edeceğini açıklamıştır.

Darbeciler yönetimi hızlı bir şekilde ele alma ve kaosu önleme maksadıyla, 6 Eylül’de ülkenin sekiz bölgesine ve idari birimlerine askeri yöneticiler atayarak kontrolü pekiştirmiştir. Sınırların en az bir hafta kapalı kalacağı açıklanırken, kamu çalışanlarından işlerine dönmeleri istenmiştir.


Darbenin ilk haftasında, Doumbouya, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve sendikalarla görüşmeler yapma sözü vermiştir. Ancak, bu görüşmeler sınırlı kalmış ve geçiş sürecinin detayları hakkında net bir takvim sunulmamıştır. Darbenin ilk ayı içinde, Doumbouya Ekim 2021’de geçici devlet başkanı olarak yemin etmiş ve Ulusal Geçiş Konseyi’ni (Conseil National de la Transition, CNT) kurarak yasama faaliyetlerini bu organa devretmiştir.


4.         ULUSLARARASI TEPKİLER


2021 Gine darbesi, uluslararası toplum tarfından kınanmış ve bölgesel kuruluşlar hızla tepki göstermiştir. Afrika Birliği (AU), 10 Eylül 2021’de Gine’nin üyeliğini askıya almış ve Condé’nin derhal serbest bırakılmasını talep etmiş, darbenin bölgesel istikrarı tehdit ettiğini vurgulamıştır.


Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), darbenin hemen ardından Gine’nin üyeliğini askıya almış ve Condé’nin serbest bırakılması için çağrıda bulunmuştur. 17 Eylül’de, ECOWAS lideri Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo’nun öncülüğünde bir heyet Konakri’ye gönderilmiş, ancak bu görüşmeler somut bir sonuç vermemiştir. ECOWAS, Ekim 2022’de 24 aylık bir geçiş süreci için anlaşma sağlamış, ancak bu süreç de ilerlememiştir.

Birleşmiş Milletler BM Genel Sekreteri António Guterres, Twitter üzerinden darbeyi kınamış ve “silah zoruyla hükümet devralmayı” reddederek Condé’nin serbest bırakılmasını istemiştir.  Avrupa Birliği (AB), darbeyi kınamış ve demokratik düzene dönüş çağrısı yapmıştır.


ABD Dışişleri Bakanlığı, darbeyi “anayasa dışı” olarak nitelendirerek kınamış ve bu tür eylemlerin Gine’nin barış, istikrar ve refahını tehdit ettiğini belirtmiştir. ABD, Gine ordusuna doğrudan yardımı durdurmuş, ancak sağlık ve kalkınma yardımlarını sürdürmüştür. Fransa, “şiddetle” kınadığı darbenin ardından Condé’nin serbest bırakılması çağrısında bulunmuştur. Rusya Dışişleri Bakanlığı anayasal düzene dönülmesi gerektiğini belirterek Condé’nin serbest bırakılmasını ve dokunulmazlığının garanti edilmesini talep etmiştir.


Uluslararası toplumun kınamalarına rağmen, darbecilere yönelik somut yaptırımlar sınırlı kalmıştır. ECOWAS ve AU’nun üyelik askıya alma kararları sembolik bir baskı oluştururken, Doumbouya yönetimi uluslararası izolasyona rağmen iç politikada kontrolünü sağlamlaştırmayı başarmıştır.


4.         DARBENİN SONUÇLARI


2021 Gine darbesi hem iç politikada hem de bölgesel düzeyde önemli sonuçlar doğurmuştur. Alpha Condé’nin 11 yıllık yönetimi sona ermiş ve anayasa askıya alınarak demokratik kurumlar işlevsiz hale getirilmiştir. CNRD, yönetimi devralarak yürütme, yasama ve yargı yetkilerini kendi elinde toplamıştır. Ulusal Geçiş Konseyi’nin kurulması, yasama faaliyetlerini sürdürmek için atılan bir adım olsa da seçilmemiş üyelerden oluşmaktaydı ve demokratik meşruiyeti açısından oldukça tartışmalıydı.


Gine, dünya boksit rezervlerinin yaklaşık dörtte birine sahip olup alüminyum üretiminde kritik bir rol oynamaktadır. Bu nedenle darbe, küresel boksit ve alüminyum fiyatlarında kısa vadeli dalgalanmalara neden olmuştur. Madencilik şirketleri (örneğin, Çinli Chalco ve Avustralyalı Lindian Resources) faaliyetlerinin kesintisiz devam ettiğini bildirse de siyasi belirsizlik, yabancı yatırımları uzun vadede etkileme potansiyeli taşımaktadır.


Darbe, Condé’ye karşı biriken öfke nedeniyle bazı kesimlerce desteklense de askeri yönetime duyulan güven sınırlı kalmıştıur. Muhalefet liderleri, örneğin Cellou Dalein Diallo, geçiş sürecine katılmaya açık olduklarını belirtmiş, ancak CNRD’nin şeffaf bir yol haritası sunmaması güven sorununu artırmıştır.


Darbe, Batı Afrika’da artan askeri müdahaleler zincirinin bir halkası olarak görülmüş (örneğin, Mali’de 2020 ve 2021, Çad’da 2021), bu durum, bölgedeki demokratik gerileme endişelerini artırmıştır. Gine’nin ECOWAS ve Afrika Birliği’nden (AU) dışlanması, bölgesel izolasyon riskini ortaya çıkarmıştır.


5.         GÜNÜMÜZE YANSIMALARI


Doumbouya, ECOWAS ile 2022’de 24 aylık bir geçiş süreci üzerinde anlaşsa da bu süreç yavaş ilerlemiş 2024’te tamamlanamamıştır. Ulusal İstatistik Enstitüsü’nün nüfus sayımının Ağustos 2025’e kadar tamamlayamayacağını açıklaması, seçimlerin daha da ertelenebileceğini göstermektedir. Mayıs 2022’de CNT, geçiş süresini 36 ay olarak belirlemiştir.


Doumbouya yönetimi, muhalefete yönelik baskıları artırmış, Anayasanın Korunması için Ulusal Cephe (FNDC), Ağustos 2022’de feshedilmiş ve liderlerinden bazıları hapsedilmiştir. Muhalefet lideri Cellou Dalein Diallo sürgüne zorlanmış, ancak demokratik geçiş için çağrılarını sürdürmektedir.


Darbe sonrası ekonomik belirsizlik, madencilik sektöründe kısa vadeli dalgalanmalara neden olsa da boksit üretimi kesintisiz devam etmiştir. Ancak yoksulluk ve altyapı sorunları çözülememiştir.


Mayıs 2025 itibarıyla Gine, hâlâ Doumbouya liderliğindeki askeri yönetim altında bulunmaktadır. Şubat 2024’te CNRD, hükümeti feshetmiş ve yeni bir hükümet atayacağını duyurmuştur. Ancak süreç hala belirsizliğini korumaktadır ve demokratik seçimler için henüz net bir takvim sunulmamıştır. Gine, ECOWAS ve AU üyeliklerinden dışlanmış, Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası (AGOA) gibi ticaret ayrıcalıklarını kaybetmiş durumdadır.


Gine darbesi, Sahel ve Batı Afrika’daki diğer darbelerle (Mali, Burkina Faso, Nijer) birlikte, bölgedeki askeri yönetim eğilimlerini güçlendirmiştir. Doumbouya yönetimi, Çin ve Rusya gibi aktörlerle ilişkilerini güçlendirdikçe Batı ile ilişkileri de gerginleşmektedir.

Sonuç olarak, 2021 Gine askeri darbesi, hızlı ve koordineli bir şekilde gerçekleşerek Alpha Condé’nin yönetimini sona erdirmiştir. Doumbouya liderliğindeki CNRD, halkın bir kısmının desteğini alsa da geçiş sürecindeki belirsizlikler ve muhalefete yönelik baskılar, demokratik umutları gölgelemiştir. Uluslararası toplumun kınamaları ve yaptırımları, yönetimi değiştirmekte yetersiz kalmıştır. Günümüzde Gine, yavaş ilerleyen bir geçiş süreci ve artan siyasi baskılarla karşı karşıyadır ve ekonomik zorluklarla baş etmeye çalışmaktadır.

 

Kaynaklar


Mesaj Bırakın, Fikirlerinizi Söyleyin

© 2025 by Askeri Analiz.

bottom of page