15 Temmuz 2016 tarihinde, ülkemizde bir daha yaşanmasını asla arzu etmeyeceğimiz ve toplumun her kesimi tarafından nefretle yad edilen olaylar meydana gelmiştir. Kimse tam olarak ne olduğunu anlamasa da gökyüzünde savaş uçakları uçmuş, bir kısım tanklar sokaklara çıkmış, daha da ötesi şehitler ve yararlılar olmuştur. Kısaca bir uğursuz gece yaşanmıştır.

Tüm yaşananları nefretle yad etmek konusunda hemfikir olunsa da gerçekte neler yaşandığı konusunda ortak bir anlayış ve bir fikir birliği asla oluşmamıştır. Resmi söylemlerde FETÖ olarak adlandırılan Gülen Cemaati mensupları tüm yaşananların planlayıcı ve uygulayıcısı olarak suçlanmış ve toplumun büyük bir kesimi de bunu kabul etmiştir. Buna karşılık bir kısım gazeteciler ve önemli bir muhalif kesim ise yaşananları devletin de bildiği ve tedbir almadığı “kontrollü darbe” deyimiyle ifade etmeye çalışmıştır. Başta yurtdışında yaşayan bir kısım muhalif gazeteciler ve FETÖ suçlamasına maruz kalan Gülen Cemaati mensupları olmak üzere, başka bir kesim de tamamen hükümet tarafından organize edilen “tuzak” iddialarını ortaya atmıştır.

Hazırlanmış olan bu çalışma, tüm bu iddiaların farkında olarak ama bu söylemlerin etkisinde kalmadan, güvenilir ve somut bilgilerden hareketle bir sonuca ulaşmaya çalışmıştır. Tüm kesimlerin yaklaşımları inceleme açısından muteber kabul edilmekle birlikte, mahkemelerde yargılanma durumundaki sanıkların ifadeleri değerlendirmelere dahil edilmemiştir.

Bu çalışmayı neden yaptığımı daha önce x platformunda yayımladığım uzunca bir yazıyla anlatmıştım. Söz konusu yazı okumayanlar için çalışmayla aynı sayfaya “neden yazdım” adıyla konulmuştur. Yazıda çalışmayı neden yaptığımın yanısıra 15 Temmuz esnasında görevdeki birisi olarak o anda ve sonrasındaki süreçte yaşadıklarım ve hissettiklerim de özet olarak ifade edilmiştir.

Çalışmaya yaparken temel motivasyonum, ömrümün neredeyse kırk yılını geçirdiğim askerlik kurumuna ve o kurumun bizlere aşıladığı yurt sevgisine sadık kalabilmek oldu. O geceye ait ortada dolaşan çok sayıda yazı, makale ve kitap vardı ama nerdeyse tamamı taraflı ve doğruyu bulma kaygısı taşımayan değerlendirmelerle doluydu. Dolayısıyla olaylara tüm açılardan bakabilecek, somut gerçeklerden hareket eden, tarafsız bir çalışmaya ihtiyaç olduğu açıktı.

Çalışma Türkiye’de resmi makamların son derece hassas olduğu ve sonuçları olabilecek bir konuda yapılmıştır. Dolayısıyla tamamlanma aşamasına kadar kamuoyu ile paylaşmamaya özellikle dikkat ettim. Uzmanlık gerektiren hukuki konularda yazdıklarım hakkında danıştığım bir iki kişi haricinde hiç kimse ile paylaşmamaya özellikle dikkat ettim. 

Raporda da özellikle dikkat ettiğim polemiklere girmeme prensibi gereği içeriğe ilişkin burada bilgi vermek istemiyorum. Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki aslında hiçbir şey dışarıdan görüldüğü gibi değil. Gerçekleri, o gece aslında ne olduğunu ya da olmadığını anlamak istiyorsanız aşağıda dosyalar halinde sunulan ana rapor metnini ve EK’lerini sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim.

Raporun tamamını tek bir PDF olarak indirmek için aşağıdaki butona tıklayınız.

Raporu ve EK'lerini ayrı ayrı indirmek için ilgili PDF linkine tıklayınız.